Topkapı Sarayı
Topkapı Sarayı (Osmanlı Türkçesi: طوپقپو سرايى), İstanbul Sarayburnu'nda, Osmanlı İmparatorluğu'nun 600 yıllık tarihinin 400 yılı boyunca, devletin idare merkezi olarak kullanılan ve Osmanlı Padişahları'nın yaşadığı saraydır. Bir zamanlar içinde 4.000'e yakın insan yaşamıştır.
Topkapı Sarayı Fatih Sultan Mehmed tarafından 1478’de yaptırılmış, Abdülmecit’in Dolmabahçe Sarayı’nı yaptırmasına kadar yaklaşık 380 sene boyunca devletin idare merkezi ve Osmanlı padişahlarının resmi ikametgahı olmuştur. Kuruluş yıllarında yaklaşık 700.000 m.² lik bir alanda yer alan sarayın bugünkü alanı 80.000 m² dir.


1924 yılında bazı ufak onarımlar yapıldıktan ve ziyaretçilerin gezebilmeleri için gereken idari önlemler de alındıktan sonra, Topkapı Sarayı, 9 Ekim 1924 tarihinde müze olarak ziyarete açılmıştır. O tarihte ziyarete açılan bölümler Kubbealtı, Arz Odası, Mecidiye Köşkü, Hekimbaşı Odası, Mustafa Paşa Köşkü ve Bağdat Köşkü’dür.
Günümüzde büyük turist kitlelerini kendine çeken saray 1985 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesi'ne giren İstanbul Tarihî Yarımada içerisindeki tarihi eserlerin en başında gelmektedir. Günümüzde müze olarak hizmet vermektedir.
Topkapı Sarayı'nın Bölümleri
Topkapı Sarayı, Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç arasında kalan tarihsel İstanbul yarımadasının ucundaki Sarayburnu’nda Bizans akropolü üzerinde kurulmuştur. Saray, kara tarafından Fatih Sultan Mehmet’in
yaptırdığı Sûr-ı Sultâni, deniz tarafından ise Bizans surları ile
şehirden ayrılmıştır. Çeşitli kara kapılarıyla ve deniz kapılarıyla
saray içerisindeki değişik yerlere açılan kapıların haricinde, sarayın
anıtsal girişi Ayasofya'nın arkasında bulunan Bâb-ı Hümâyûn (Saltanat Kapısı)dur. Topkapı Sarayı yönetim, eğitim yeri ve padişahın
ikametgahı olması sebebiyle oluşturulan yapılanmaya uygun olarak iki
ana bölüme ayrılmıştır.Bunlar, birinci ve ikinci avludaki hizmet
yapılarından oluşan Birun ile iç örgütlenme ile ilgili yapılardan oluşan Enderun’dur.
Bab-ı Hümayun (Saltanat Kapısı)
Sarayı şehirden ayıran ve Fatih
tarafından sarayın inşaatıyla birlikte yaptırılmış olan Sur-u Sultani
içerisindeki saray alanına Bâb-ı Hümâyûn’dan girilmektedir. Kapının
üzerinde Ali bin Yahya Sofi tarafından yazılmış bulunan celi sülüs hat
ile dört satırlık 1478 tarihini veren bir kitabe mevcuttur.Kitabenin altında ve kapının iç tarafında bulunan II. Mahmut ve Abdülaziz’e ait tuğralardan,
kapının birkaç defa onarıldığı anlaşılmaktadır. Bab-ı Hümayun’un iki
yanında, kapıcılara ayrılmış küçük odalar vardır.Kapının üstünde 1866 yılında yandığı için günümüze ulaşamayan, Fatih Sultan Mehmed’in
kendisi için yaptırdığı köşk biçiminde küçük bir daire vardı. Üst katın
asıl önemi Beytül mâl (Kapı arası hazinesi) olarak kullanılmış
olmasıdır. Padişahın ölen kullarının veya varissiz ölen şahısların
servetlerinin sultan hazinesine alınması sistemi olan Muhallefat Sistemi
ile bağlantılı olan bu mekân, Sultan Hazinesi'ne alınmayan emtianın
yedi sene emanete alındığı mekân olarak kullanılmıştır.
I. Avlu (Alay Meydanı)
Bab-ı Hümayun'dan girilen, asimetrik planlı bu avluya
saray-kent-devlet üçlü yönetim sisteminin ikinci derecede öneme sahip
olan yapıları yerleştirilmiştir.Burası halkın belirli günlerde
girebildiği ve devletle olan ilişkilerini yürüttüğü bir merkez niteliğindedir. Devlet erkanının at ile girebildiği tek alandır.
Bab-ı Hümayun’u Bab-üs Selam’a bağlayan 300 metre uzunluğundaki
ağaçlı yol sultanların Cülus, Sefer, Cuma Selamlıklarına ihtişamla
geçtiklerine sahne olmuştur.Bu avlu aynı zamanda Elçi alayları, Beşik
alayları ile Valide Sultanların saraya taşınmasındaki Valide alaylarına
da sahne olmuştur.
Alay Meydanı’nında bulunan hizmet yapıları
Sol tarafta sarayın ihtiyacını karşılayan odun ambarı ve hasırcılar
ocakları bulunmaktaydı. Hamamları, koğuşları, işlikleri, ahırları ile
bir bütün teşkil eden bu kısımlar günümüze ulaşamamıştır. Bugün bu
yapıların yerinde Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı elemanlarının lojman olarak kullandığı eczane binası vardır.
Birinci Avludaki Aya İrini Kilisesi

Günümüzde I. Avlu'da Bulunmayan Yapılar
Saray-ı Hümayun ve İç Saray
Surlarla çevrili Saray-ı Hümayun'un yapıları: Otluk Kapısı, Balıkhane Kapısı, Saadet Kapısı, Haseki Hamamı, Alay Köşkü, Zeynep Sultan Camii, Soğukçeşme Kapısı, Ayasofya, III. Ahmet Çeşmesi, Ahırkapı Feneri, İncili Köşk, Odun Kapısı, Has Ahır, Hasbahçe, Şevkiye Köşkü, Vükela Kapısı, Eski Kayıkhaneler, Sepetçiler Kasrı, Yalı Köşkü, Demirkapı, Yalıköşkü Kapısı, Yeni Darphane, Darphane Köşkü, Babı Hümayun, Gülhane Kasrı, Gotlar Sütunu, Babüsselam, Arz Odası, Çinili Köşk, Revan Köşkü, Bağdat Köşkü, III. Osman Köşkü, Sofa Köşkü, Lala Bahçesi, Birinci Avlu, İkinci Avlu, Üçüncü Avlu, Topkapı Sarayı.
İç saraydaki yapılar:
Babüsselam, Mutfak kanadı, Babüssaade, Arz odası, Fatih Köşkü, Hekimbaşı odası, Ağalar Camii, İç hazine, Raht Hazinesi, Has Ahır, Kubbealtı, III. Ahmet Kütüphanesi, Sünnet odası, III. Murat Köşkü.

Hayranlık uyandırıcı bir güzellik...
YanıtlaSilTopkapı Sarayı Osmanlı İmparatorluğu'nun yıllarca yönetim merkezi olarak kullanılmış. Osmanlı İmparatorluğu'na ait bir çok kıymetli miras barındırıyor. Peygamberin ve diğer islam büyüklerine ait bir çok eşya da kutsal emanetler bölümü diye anılan özel bölümde Topkapı Sarayı'nda. Bu önemli ecdad mirasları Topkapı Sarayı'nda muhafaza ediliyor.
YanıtlaSilEcdad mirasları miras avukatı ile gelen diğer miraslara benzemez. Altın, para, arsa, daire mirası geçici miraslardır, yerlerine yenilerini kazanmak, başkalarını koymak mümkündür. Ama atalarımızdan kalan bu miraslar "Türkiyemizin Güzellikleri"dir. Bu mirasların ne yerlerine yenilerini kazanmak, ne de başkalarını koymak mümkün değildir. En güzel şekilde korunmaları gerekir.
Topkapı Sarayı çok muhteşem bir yer. Ordaki eserler hep ecdat yadigarı kültür mirasları özenle korunması gerekiyor.
YanıtlaSilDeğerli eserler her zaman hırsızlık tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ecdat yadigarı eşyaları çalan hırsızı kim savunacak ki bence böyle bi hırsıza ceza avukatı da bulunmaz sanırım.